Karadeniz’in yemyeşil incisi Trabzon, yağmurlu iklimi sayesinde doğanın tüm renklerini bir araya getiriyor. Eğer ciğerlerinize tertemiz bir oksijen banyosu çektirmek istiyorsanız, Trabzon tam size göre! Ancak dikkat: Bu kadar doğal bir hava, şehir hayatının kirliliğine alışmış bedeniniz için başta biraz zorlayıcı olabilir. Malum, stres, korna sesleri, egzoz dumanı derken, artık anormal olanı normal sayıyoruz. Gerçek doğayla karşılaştığımızda ise vücudumuz bir süre şaşkınlık yaşayabiliyor.
Ama endişelenmeyin, Trabzon’un sunduğu bu saf hava, bedeninizi ve ruhunuzu kısa sürede canlandıracak.
Doğanın içinde kaybolmanın yanı sıra, Trabzon’da keşfedeceğiniz çok daha fazlası var: Farklı bir yaşam kültürü, kendine has yemekler, hırçın Karadeniz dalgaları, hamsi kokuları, tulum sesleri... Ve elbette sıcacık insanları. Belki de Trabzon’da, kendinizi bile yeniden keşfedeceksiniz.
Halk arasında "Meryemana Manastırı" olarak da bilinen Sümele, adını Yunanca "siyah" anlamına gelen Melas kelimesinden alır. Efsaneye göre, iki Atinalı keşiş, rüyalarında Hz. Meryem’i görüp, manastırın yapılması gereken yeri öğrenirler. İnşa tarihi kesin bilinmemekle birlikte, araştırmalar MS 385 ya da MS 472 yıllarına işaret ediyor.
Bugün Trabzon’un simgelerinden biri haline gelen Sümele'ye ulaşmak için aracınızı en fazla 200 metre yakınına kadar götürebilir, kalan yolu ağaçların arasındaki patikadan yürüyerek tamamlayabilirsiniz. Yol biraz zahmetli ama manzaraya değiyor!
Trabzon’un Soğuksu semtinde yer alan bu zarif köşk, 20. yüzyılın başlarında inşa edildi. Mustafa Kemal Atatürk, 1934 ve 1937 yıllarındaki Trabzon ziyaretlerinde burada ağırlandı. Vasiyetinin bir bölümünü de bu köşkte yazdığı bilinir. Bugün müze olarak ziyarete açık olan köşk, Atatürk’ün anılarına dokunabileceğiniz özel bir mekân.
Trabzon’u çevreleyen tarihi surlar üç bölüme ayrılır: Yukarı Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar. Bu surların çevresinde camiler, kiliseler gibi birçok tarihi yapı da bulunur. Geçmişin izlerini sürmek isteyenler için tam bir açık hava müzesi!
Eski adıyla Ayasofya Kilisesi olan bu yapı, Bizans ve Selçuklu izlerini aynı çatıda buluşturuyor. Taş işçiliği, zarif sütunlar ve mistik motifler göz kamaştırıyor. Güvercinler, kartallar ve başka birçok figür, geçmişten günümüze sessiz hikâyeler fısıldıyor.
Trabzon, gölleriyle de doğaseverlerin gözdesi. Uzungöl, Balıklı Göl ve Sera Gölü en bilinenler arasında. Kimi göller heyelanla, kimi ise coğrafi hareketlerle oluşmuş. Göllerin çevresinde kurulan piknik alanlarında "kendin pişir kendin ye" konseptiyle doğayla baş başa keyifli anlar yaşayabilirsiniz.
Karadeniz deyince akla yalnızca hamsi geliyorsa, Trabzon sizi çok şaşırtacak! Mısır ekmeği, kara lahana, muhlama (bol tereyağlı erimiş peynir), süt böreği ve taze fasulye sofraların yıldızları arasında.
Trabzon mutfağında yemekler genellikle kısık ateşte ve soba üzerinde yavaş yavaş pişirilir. Yazın bile evlerde soba yanmasının nedeni budur. Bu yöntem, yemeklere eşsiz bir lezzet kazandırır. Ayrıca bolca kullanılan doğal tereyağı, yemeklere ağır değil, tam tersine unutulmaz bir tat katar.
Trabzon, bakır işçiliğinin anavatanıdır. Osmanlı'dan günümüze uzanan bu zanaat, kentin önemli gelir kaynaklarından biri olmuştur. Şehir merkezindeki dükkanlardan bakır hediyelikler alabilir, hatta bazı atölyelerde işçiliğin nasıl yapıldığını izleyebilirsiniz.
Trabzon burmasıyla ünlü bu şehir, kuyumculukta da adeta bir sanat merkezi. El işçiliğiyle yapılan altın bilezikler, kemerler ve daha nice mücevher, hem saf altın değerine hem de sanatına değer katıyor. Fiyatlar yüksek olabilir ama aldığınız her parça gerçek bir sanat eseri olacak.
Trabzon’un bir diğer vazgeçilmezi ise, Mayıs ayından Eylül’e kadar süren yayla şenlikleri. Tulumun iç titreten sesi eşliğinde horonlar tepiliyor, kırmızı yanaklı Laz kızlarının danslarıyla coşku zirveye çıkıyor. Bu kültürel zenginliği yerinde yaşamak, unutulmaz bir deneyim olacak.
Ve merak etmeyin, orada size horon öğretmeye can atan bir sürü gönüllü bulacaksınız!
Dinle: Karadeniz şivesini kulağına kazı.
Eğlen: Yayla şenliklerinde tulum eşliğinde coş.
Öğren: Horon tepmeyi öğren.
Satın Al: Bakırdan el emeği ürünler edin.
Nefes Al: Yeşilin her tonunda derin bir nefes al.
Hayran Kal: Sümele Manastırı’nın büyüsüne kapıl.
Tat: Kara lahananın gerçek tadını keşfet.